27 Kasım 2020 Cuma

Koronavirüs Pandemisi

    2019 Aralık sonu, Çin'in Wuhan şehrinde ortaya çıkan bir virüs Dünya'da bir çok şeyi değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. Bulaşıcılığı yüksek olan bu virüs yeni tip bir koronavirüs çeşidiydi ve SARS CoV-2 olarak adlandırıldı. 

    Ocak sonu itibariyle Avrupa'da ilk vaka görüldükten sonra, Türkiye'ye ne zaman geleceğini merak ve panikle beklemiştik. Şubat ayı Avrupa'nın bir çok yerinde görülmüştü, o dönem Türkiye'de ateşi çıkan ve öksürük şikayetiyle hastaneye giden insanları karantinaya alıp, test yapıyorlardı. Test sonucu gelene kadar da karantinada duruyordu. Yandaki fotoğraf da şüphelenilen hastanın karantinaya alındığı bir fotoğraf. 


    Türkiye'de ilk vaka 11 Mart tarihinde görüldü. 11 Mart'a kadar Dünya'nın bir çok yerinde koronavirüs vakası görüldü ve ülkelerde vaka sayıları artış eğilime geçti fakat komşu ülkelerde bile vaka sayıları artarken Türkiye'de bu kadar geç görülmesi pandemi sürecinde akıllara soru işareti bırakan ilk hareketti. Yandaki fotoğraf 10 Mart 2020 tarihinde koronavirüsün görüldüğü ülkeleri gösteriyor.

    17 Mart tarihinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca  Türkiye'de koronavirüs nedeniyle ilk ölümün gerçekleştiğini duyurdu. 89 yaşındaki hastanın Çin temaslı çalışanından virüsü kapmış olduğunu açıkladı. Daha sonra Kara Kuvvetleri eski komutanı Aytaç Yalman'ın koronavirüs nedeniyle 16 Mart tarihinde vefat ettiği ortaya çıktı. Hem vaka hem vefat sayılarında tutarsızlık olacağı ilk günlerde belli olmuştu.

    Dünyada vaka sayıları ve ölümler hızla artarken her ülke karantina tedbirleri getirmeye başladı. Bazı ülkeler tümüyle sokağa çıkma yasağı getirirken bazı ülkeler daha gevşek tedbirler aldı. Sürü bağışıklığı uygulayan yani hiç bir tedbir almayan ülkeler de oldu. Dünya bu hastalığı yeni tanıyordu ve deneysel çözümler sunuluyordu. Sonrasında en doğru yöntemin en az 2 haftalık karantinaya girilmesi ve sonrasında bu tedbirlerin yavaş yavaş kalkması şeklindeydi, ki sürü bağışıklığı uygulayan ülkeler de daha sonra mecburen bu yönteme geçmek zorunda kalacaklardı. Burada amaç hastalığı sıfırlamak değildi tabii, vaka sayısını en aza indirip hem hastane yükünü azaltmak hem de insanların daha geç hasta olmasını sağlamaktı. 

    Artık maskeyle tanışmıştık ve sokağa kısıtlı bir şekilde çıkabiliyorduk. Uzaktan çalışmalar girdi hayatımıza, internet üzerinden konserler ve tiyatrolar. Ne dışarıda trafik, ne havada uçak, ne de denizde bir vapur,  ana caddeler sessiz, her şey  olabildiğince durmuştu. Yandaki fotoğraf Taksim meydanından.  
    

    Türkiye Dünya genelinde vaka sayısı itibariyle uzun bir süre ilk 10 içerisindeydi. Hem kısıtlamalarla hem de Kuzey Yarım Küre'de yaz mevsiminin yaklaşmasıyla insanların kapalı ortamlarda daha az vakit geçirmesiyle birlikte vaka sayılarında azalmalar başladı. Diğer taraftan Güney Yarım Küre'de özellikle Güney Amerika'da vaka sayıları artıyordu. Türkiye'de Haziran döneminde vaka sayılarında ciddi gerilemeler oldu, Haziran ayı ile birlikte sayılar düşük devam etti. Bir çok Avrupa ülkesinde de benzer şekilde gelişti. Normalleşme adımlarıyla birlikte vaka sayıları yeniden yükselmeye başladı bir çok ülkede. 
    Türkiye'de ise vaka sayıları sadece belli bir aralıkta kalmaya başladı. Artık pandeminin Türkiye'de farklı şekilde yönetildiği ve yürütüldüğü açıktı. Yeni tanışılan bu virüsle ilgili bilimsel araştırma konularında Türkiye istatistiklere dahil edilmiyordu. Yandaki fotoğraf John Hopkins Üniversitesinde yapılan bir istatistik. Türkiye ve Çin verileri ile ilgili "Hükümet oldukça şüpheli veriler yayınlıyor" ifadesi yer alıyor. Sonbahar'ın da gelmesiyle birlikte bir çok ülkede artan vaka sayıları nedeniyle yeniden kısıtlamalar başladı. Türkiye'de vaka sayısı diğer ülkelerden artık ayrışmış durumdaydı. Türk Tabipler Birliği'nin ve bazı hekimlerin açıklamalarıyla vaka 
sayısının açıklananın çok çok üstünde olduğu belirtiliyordu.  Fakat Sağlık Bakanı rakamlarda herhangi bir oynama yapılmadığını ısrarla söylüyordu. Yaz dönemi Türkiye'de her şeyin normalleştiği, yurtdışından Türkiye'ye turistlerin güvenle geldiği, hem yerli hem yabancı turizmin aktif yaşandığı bir dönemdi. Bu süreç bir süre böyle devam etti. Havaların soğuyup, yaz turizminin bitmesinin ardından Ekim başı itibariyle Sağlık Bakanı'ndan "Devletin halkın sağlığı kadar ulusal çıkarlarını da koruduğu" açıklaması gelecekti. Böylelikle açıklanan vakaların Temmuz itibariyle vaka değil hasta olduğu söylendi. Dünya'da vaka sayısını açıklamayan tek ülke olduğumuz böylelikle resmi olarak da açıklanmış oldu. Bu durumun yaz için ekonomik olarak bir artısı olsa da halk sağlığı üzerinde ciddi bir olumsuz etkisinin olacağı Sonbahar'ın başında patlak veren hastane doluluklarıyla ortaya çıkacaktı. Türkiye özellikle benzer koşullarda olduğu  Kuzey Yarım Küre ülkelerinde en yüksek vaka sayısına sahip olan ülkelerin başında geliyordu. 

    25 Kasım Dünya geneli koronavirüs vaka sayısı grafiğini yan tarafa ekliyorum. Bu tarih Türkiye açısından öneme sahip, çünkü ilk kez vaka sayısı açıklanmış  oldu. 25 Kasım için Türkiye'de açıklanan sayı 28.351. Grafikte Türkiye'nin ilk 10'da olmama sebebi şimdiye kadar açıkladığı azaltılmış sayılar. Fakat görüldüğü üzere günlük 28 bin yeni vaka ile Dünya'da günlük en yüksek vaka sayısına sahip 4.ülke konumundayız. (Hala açıklanan sayıların tam olarak ne olduğu anlaşılmadığı için worldometers sitesi vaka sayısını 7.588 olarak vermiş.)           
    Son günlerde ölüm sayılarıyla ilgili de tartışmalar başladı. 24 Kasım için Türkiye geneli vefat sayısı 161 olarak açıklanırken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu İBB Mezarlıklar Daire Başkanlığı'na bulaşıcı hastalık koduyla bildirilen vefat sayısının sadece İstanbul için 203 olduğunu açıkladı. 

    Sayılar her ne olursa olsun, Dünya büyük bir salgınla karşı karşıya, her birimizin istediği bu sürecin en hafif hasarla atlatılması.  

    Son olarak yazının başında Covid-19 şüphesiyle testi yapılan kişiye uygulanan karantinaya karşılık bu günlerde uygulanan test arasındaki farkı göstermek için bir fotoğraf ekleyeceğim. Fotoğraftaki kuyruk kendi imkanlarıyla hastaneye gelip Covid-19 testi yaptırmak isteyen kişileri gösteriyor.  

    İnsanı bilinmeyen şey korkutuyor..